MASW Ölçümü Nedir? Zemin Etüdünde Neden Önemlidir?
MASW (Multichannel Analysis of Surface Waves), yani Çok Kanallı Yüzey Dalgası Analizi, jeofizik mühendisliğinde sıkça kullanılan ve zeminin sismik özelliklerini belirlemeye yardımcı olan gelişmiş bir ölçüm yöntemidir. Özellikle zemin etüdü, deprem riski analizi ve temel mühendisliği çalışmalarında büyük önem taşır.
MASW Ölçümü Nedir?
MASW yöntemi, zeminin elastik özelliklerini belirlemek için Rayleigh yüzey dalgalarının yayılma hızlarını analiz eden bir jeofizik yöntemdir. Bu yöntem, sismik dalgaların hızlarını ölçerek zeminin taşıma kapasitesini, sıkışabilirliğini ve sıvılaşma riskini belirlemeye yardımcı olur.
MASW ölçümünde kullanılan ana bileşenler şunlardır:
📌 Jeofonlar: Zemine yerleştirilen ve sismik dalgaları algılayan hassas ölçüm cihazları.
📌 Sismik Kaynak (Vuruş Kaynağı): Genellikle ağır bir çekiç veya sismik darbeler oluşturan başka bir cihaz kullanılarak zemine enerji verilir.
📌 Veri Toplayıcı (Seismograph): Algılanan sismik dalga hızlarını kaydedip analiz eden cihaz.
MASW Ölçümü Nasıl Yapılır?
MASW ölçümü, aşağıdaki adımlarla gerçekleştirilir:
1. Saha Çalışması ve Ölçüm Noktalarının Belirlenmesi
Zemin özelliklerine göre ölçüm noktaları belirlenir ve jeofizik mühendisleri tarafından saha hazırlanır.
2. Jeofonların Yerleştirilmesi
Belirli aralıklarla jeofonlar (sensörler) zemine yerleştirilir. Bu sensörler, yüzey dalgalarının yayılmasını algılar.
3. Sismik Kaynak Kullanımı
Bir çekiç veya özel sismik kaynak kullanılarak yüzeyde titreşimler oluşturulur. Bu titreşimler, zemin boyunca yayılır ve jeofonlar tarafından kaydedilir.
4. Veri Toplama ve Analiz
Toplanan veriler özel yazılımlar kullanılarak analiz edilir. Bu analiz sonucunda, zeminin kesme dalgası hız profili (Vs30) çıkarılır. Vs30, zeminin deprem davranışını belirlemede kullanılan kritik bir parametredir.
MASW Ölçümünün Avantajları
✅ Kesme Dalgası Hızını (Vs) Belirler: Zeminin rijitlik ve dayanım özelliklerini ortaya koyar.
✅ Deprem Riskini Belirlemeye Yardımcı Olur: Sıvılaşma riski yüksek zeminleri tespit etmeye yardımcıdır.
✅ Yerinde Ölçüm Sağlar: MASW yöntemi, kazı gerektirmeden doğrudan saha üzerinde uygulanabilir.
✅ Geniş Kullanım Alanına Sahiptir: Yol, köprü, bina ve altyapı projelerinde kritik veriler sağlar.
✅ Ekonomik ve Hızlıdır: Diğer jeofizik yöntemlere kıyasla maliyeti düşük ve uygulanması hızlıdır.
MASW Ölçümü Nerelerde Kullanılır?
MASW yöntemi, farklı mühendislik projelerinde yaygın olarak kullanılır:
🏗 Zemin Etütleri – İnşaat projelerinde zeminin temel tasarımına uygun olup olmadığını belirlemek için.
🌍 Deprem Risk Analizi – Zeminin deprem sırasında nasıl davranacağını anlamak için.
🛤 Karayolu ve Demiryolu Projeleri – Zemin oturmaları ve taşıma kapasitesinin belirlenmesi için.
🌆 Büyük Altyapı Projeleri – Tüneller, köprüler ve barajlar gibi mühendislik yapılarında kullanılmak üzere.
Beka Geoteknik ile MASW Ölçümü
Beka Geoteknik olarak, en son teknolojiye sahip MASW ölçüm cihazlarımız ve uzman ekibimiz ile zemin analizlerinizi en doğru şekilde gerçekleştiriyoruz.
✅ Yüksek doğrulukta veri analizi
✅ Hızlı ve güvenilir saha uygulamaları
✅ Deprem yönetmeliklerine uygun raporlama
MASW ölçümleri hakkında detaylı bilgi almak veya projenize özel teklif almak için bizimle iletişime geçin!
Sıvılaşma Nedir? Deprem Riski ve Önlemler
Zemin sıvılaşması, özellikle deprem sırasında suya doygun, kumlu zeminlerin taşıma kapasitesini kaybederek sıvı gibi davranmasıdır. Bu durum, yapıların oturmasına, eğilmesine veya tamamen yıkılmasına neden olabilir. BEKA MÜHENDİSLİK olarak, zemin sıvılaşması riskini belirlemek ve güvenli yapılaşma sağlamak için detaylı jeoteknik ve jeofizik çalışmalar yürütmekteyiz.
Sıvılaşma Nasıl Oluşur?
Sıvılaşma, genellikle kumlu ve suya doygun zeminlerde meydana gelir. Deprem sırasında:
🔹 Zemindeki su basıncı artar ve kum taneleri arasındaki sürtünme kaybolur.
🔹 Zemin sertliğini kaybeder ve sıvı gibi davranmaya başlar.
🔹 Üstteki yapılar stabilitesini kaybeder, temeller çöker ve binalar yana yatabilir.
Bu durum, 1999 Gölcük Depremi gibi büyük depremlerde sıkça gözlemlenmiştir.
Sıvılaşma Testleri ve Risk Analizi
Sıvılaşma riskini belirlemek için aşağıdaki çalışmalar yapılmaktadır:
1️⃣ Zemin Sondajı ve Numune Analizi
- SPT (Standart Penetrasyon Testi) ile zemin direnci ölçülür.
- Laboratuvar testleri ile tane boyu dağılımı ve su içeriği belirlenir.
2️⃣ Jeofizik Yöntemler
- Elektrik Rezistivite Tomografisi (ERT): Zemin su seviyesini ve jeolojik yapıyı belirler.
- MASW (Çok Kanallı Yüzey Dalga Analizi): Zemin sertliği ve dinamik özellikleri incelenir.
3️⃣ Zemin İyileştirme Çalışmaları
Sıvılaşma riski yüksekse, şu yöntemlerle zemin güçlendirilir:
✅ Derin temel sistemleri: Kazık çakma veya jet grout enjeksiyonu ile zemin sertleştirilir.
✅ Zemin drenajı: Yeraltı su seviyesini düşürerek sıvılaşma önlenir.
✅ Zemin sıkıştırma: Dinamik kompaksiyon veya vibro taş kolonlar ile zemin dayanımı artırılır.
Sıvılaşmaya Karşı Alınması Gereken Önlemler
🏗 İnşaat öncesi zemin etüdü yapılmalı ve sıvılaşma riski analiz edilmelidir.
📉 Deprem yönetmeliğine uygun tasarım ile zemin stabilitesi sağlanmalıdır.
⚙ Yüksek riskli alanlarda yapılaşmadan kaçınılmalı veya zemin iyileştirme uygulanmalıdır.
📍 BEKA MÜHENDİSLİK olarak, sıvılaşma analizleri ve jeoteknik mühendislik hizmetleri ile güvenli yapılaşma için çalışıyoruz. Projeniz için detaylı bilgi almak isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz!
Pressiyometre Deneyi Nedir? Nasıl Yapılır?
Pressiyometre deneyi, zeminlerin gerilme-deformasyon davranışını belirlemek için yapılan yerinde bir geoteknik testtir. BEKA MÜHENDİSLİK olarak, zeminlerin taşıma kapasitesini, deformasyon özelliklerini ve tasarım parametrelerini belirlemek için pressiyometre ölçümleri gerçekleştiriyoruz.
🔍 Pressiyometre Deneyi Nedir?
Pressiyometre deneyi, zemine silindirik bir sonda (prob) yerleştirilerek basınç uygulanması ve zemin tepkisinin ölçülmesi esasına dayanır. Bu yöntemle, zeminlerin elastikiyet modülü (E), limit basıncı (PL) ve sınır gerilmesi gibi mühendislik parametreleri belirlenir.
Bu test, özellikle kil, kum ve sıkı zeminlerde temel tasarımı için önemli bir yöntemdir.
🛠 Pressiyometre Deneyi Nasıl Yapılır?
Pressiyometre ölçümleri, üç temel aşamadan oluşur:
1️⃣ Sondaj Açma
- Deney yapılacak sahada belirlenen derinliklerde sondaj delikleri açılır.
- Açılan deliklerin çapı genellikle 35-76 mm arasında değişir.
- Basınç uygulanacak probun rahatça yerleştirilmesi sağlanır.
2️⃣ Probun Yerleştirilmesi ve Basınç Uygulanması
- Pressiyometre probu sondaj deliğine yerleştirilir.
- Prob, içi sıvı veya gaz ile şişirilerek zemine radyal yönde basınç uygulanır.
- Zeminin bu basınca karşı gösterdiği deformasyon ölçülerek kaydedilir.
3️⃣ Ölçümlerin Alınması ve Değerlendirme
- Uygulanan basınç ve deformasyon arasındaki ilişki bir gerilme-deformasyon eğrisi üzerinde değerlendirilir.
- Elastisite modülü (E) ve limit basınç (PL) hesaplanarak zeminin mühendislik parametreleri belirlenir.
📊 Pressiyometre Deneyinin Avantajları
✅ Zeminlerin taşıma kapasitesini belirler – Zeminlerin temeller için uygun olup olmadığını analiz eder.
✅ Gerçek saha koşullarında ölçüm yapılır – Laboratuvar yerine doğrudan arazide test edilir.
✅ Deprem mühendisliği ve stabilite analizlerinde kullanılır – Zeminlerin kayma direnci ve sıkışabilirlik özellikleri belirlenir.
✅ Yapı temel tasarımında kritik bir parametredir – Zeminlerin oturma ve dayanım analizlerine katkı sağlar.
📌 Pressiyometre Deneyi Nerelerde Kullanılır?
- Bina ve gökdelen temel tasarımı
- Köprü ayakları ve viyadük temelleri
- Baraj, tünel ve büyük altyapı projeleri
- Zemin iyileştirme ve stabilite analizleri
- Şev ve heyelan risk değerlendirmesi
📍 BEKA MÜHENDİSLİK olarak, en son teknolojiye sahip pressiyometre ekipmanlarımızla zemin analizlerinizi titizlikle gerçekleştiriyoruz. Projeleriniz için en doğru verileri elde etmek ve güvenli bir yapı tasarımı için bizimle iletişime geçebilirsiniz!
📌 Zemin Etüdü Süreçleri
1️⃣ Ön Hazırlık ve Planlama
- İnşaat sahasının mevcut durumu ve topoğrafik özellikleri incelenir.
- Yerel jeoloji haritaları analiz edilir.
- Ön saha gözlemleri ve zemin tipleri belirlenir.
2️⃣ Sondaj Çalışmaları ve Numune Alımı
- Sondaj makineleri ile farklı derinliklerden zemin örnekleri alınır.
- Standart Penetrasyon Testi (SPT) ile zemin sertliği ölçülür.
- Yer altı su seviyesi belirlenir.
3️⃣ Jeofizik Ölçümler
- Elektrik Rezistivite Tomografisi (ERT): Yer altı tabakaları ve su varlığı tespit edilir.
- Düşey Elektrik Sondajı (DES): Zemin iç yapısının elektrik iletkenliği analiz edilir.
- MASW ve Mikrotremör Ölçümleri: Zemin sıvılaşma ve deprem davranışları belirlenir.
4️⃣ Laboratuvar Testleri
- Granülometri (tane boyu analizi)
- Atterberg limitleri (plastisite ve likidite limitleri)
- Kesme dayanımı ve sıkışabilirlik testleri
5️⃣ Zemin Etüdü Raporu ve Sonuçlar
- Saha ve laboratuvar verileri analiz edilir.
- Zemin taşıma kapasitesi hesaplanır.
- Temel tasarımı ve mühendislik önerileri sunulur.
Bu süreçler tamamlandıktan sonra, mühendislik projeleri zemin özelliklerine göre şekillendirilir ve güvenli yapılaşma sağlanır.

Depreme Dayanıklı Yapılar İçin Doğru Zemin Analizi
Depremler, yapıların güvenliği açısından en büyük risklerden biridir. Depreme dayanıklı binaların temelinde doğru bir zemin analizi yatar. Zemin etüdü, yapının oturacağı zeminin mühendislik özelliklerini belirleyerek en güvenli temel sisteminin tasarlanmasını sağlar.
📌 Depreme Dayanıklı Yapılar İçin Zemin Analizinin Önemi
Bir yapının güvenliği sadece malzeme kalitesine değil, aynı zamanda zeminin sağlamlığına da bağlıdır. Yanlış zemin seçimi ve yetersiz analizler, deprem sırasında yapıların ciddi hasar görmesine neden olabilir.
Doğru zemin analizi ile:
✅ Zemin sıvılaşma riski belirlenir.
✅ Zemin taşıma kapasitesi hesaplanır.
✅ Sismik hareketlere karşı uygun temel tasarlanır.
✅ Deprem risk haritaları doğrultusunda önlemler alınır.
📌 Zemin Analizi Süreci
1️⃣ Ön Araştırma ve Jeolojik İnceleme
- Bölgenin jeolojik yapısı, fay hatları ve sismik özellikleri incelenir.
- Yer altı su seviyeleri ve olası sıvılaşma bölgeleri belirlenir.
- Daha önceki depremlerde yaşanan zemin davranışları analiz edilir.
2️⃣ Sondaj ve Numune Alımı
- Belirlenen noktalarda sondaj çalışmaları yapılarak farklı derinliklerden zemin örnekleri alınır.
- Standart Penetrasyon Testi (SPT) ile zemin direnci ölçülür.
- Yer altı su seviyesi tespit edilir.
3️⃣ Jeofizik Ölçümler
- Elektrik Rezistivite Tomografisi (ERT) ile zemin yapısı detaylandırılır.
- MASW (Çok Kanallı Yüzey Dalga Analizi) ile zemin dinamik parametreleri belirlenir.
- Mikrotremör yöntemiyle zemin büyütme etkisi analiz edilir.
4️⃣ Laboratuvar Testleri
- Tane boyu dağılımı (granülometri)
- Likidite ve plastisite limitleri
- Kesme dayanımı ve sıkışabilirlik testleri
5️⃣ Depreme Dayanıklı Temel Tasarımı
- Taşıma kapasitesi yüksek olan temel tasarımı yapılır.
- Eğer zemin zayıfsa, zemin iyileştirme yöntemleri uygulanır.
- Derin temel (kazıklı sistemler) veya yüzeysel temel seçimi yapılır.
📌 Zemin Sıvılaşması ve Deprem Riski
Sıvılaşma, suya doygun kumlu zeminlerde deprem sırasında taşıma kapasitesinin kaybolması durumudur. Bu tip zeminlerde bina temeli güçlendirilmezse, deprem sırasında ciddi çökmeler meydana gelebilir.
Sıvılaşmayı Önlemek İçin:
✅ Zemin iyileştirme (jet grout, taş kolon, drenaj sistemleri) yapılmalıdır.
✅ Yüzeysel temeller yerine derin temeller kullanılmalıdır.
✅ Bölgenin sıvılaşma riski analiz edilerek uygun temel tasarlanmalıdır.
📌 Depreme Dayanıklı Yapılar İçin Öneriler
🏗 Zemin etüdü yapılmadan inşaat ruhsatı verilmemelidir.
🏗 Zemin taşıma kapasitesine uygun temel sistemi seçilmelidir.
🏗 Bölgenin sismik haritaları dikkate alınarak mühendislik hesapları yapılmalıdır.
🏗 Deprem yönetmeliklerine uygun yapı malzemeleri kullanılmalıdır.
🏗 Bina tasarımı esnek olmalı ve sismik izolasyon sistemleri tercih edilmelidir.
📍 Sonuç: Depreme dayanıklı bir yapı inşa etmek için öncelikle zeminin yapısını doğru analiz etmek gereklidir. BEKA MÜHENDİSLİK olarak, en gelişmiş jeoteknik yöntemlerle zemin etütleri gerçekleştirerek güvenli yapıların inşa edilmesini sağlıyoruz.
Zemin etütleri, altyapı ve yapı projelerinin sürdürülebilir başarısı için kritik bir rol oynar. Bu süreçte, Standart Delme Testi (SPT) deneyimi, zemin özelliklerinin objektif ve nicel olarak değerlendirilmesinde temel referans metodolojisi olarak öne çıkmaktadır. Kurumsal ve stratejik yaklaşımlarla, SPT testi; proje risk yönetimi, temizlik ve yapı güvenliği alanlarında üstün veri akışı sağlamaktadır.
SPT Testinin Temel Prensipleri
SPT, sondaj işlemleri esnasında split spoon sampler’ın standart çekiç darbeleri ile zemine saplanması esasına dayanmaktadır. Bu yöntemle, zemin mukavemeti, yoğunluğu, ve yeraltı suyu seviyeleri gibi parametreler, N değeri olarak adlandırılan ölçümlerle tespit edilmektedir. Bu ölçüm, yapı temelleri tasarımında kritik bir performans benchmark’u niteliğindedir.
Uygulama ve Prosedür
- Hazırlık ve Planlama:
Proje öncesinde, hedef alanın jeolojik ve hidrojeolojik verileri titizlikle analiz edilerek, potansiyel riskler ve yerel etmenler değerlendirilir. - Ekipman Kalibrasyonu:
Standart çekiç, split spoon sampler ve ilgili ölçüm cihazları, kurumsal kalite standartlarına uygun şekilde kalibre edilerek, veri doğruluğu sağlanır. - Test Uygulaması:
Belirlenen derinliklerde 15 cm’lik dilimler halinde uygulanan testte, her dilimde çekiç darbeleri kaydedilerek N değerleri elde edilir. Bu işlem, zemin profilinin detaylı analizi için temel verileri oluşturur. - Veri Toplama ve Analiz:
Elde edilen N değerleri, dijital veri kayıt sistemleri üzerinden gerçek zamanlı olarak aktarılır. İleri analitik yöntemler kullanılarak, zemin mukavemeti, yeraltı suyu durumu ve diğer kritik parametreler stratejik raporlamaya entegre edilir.
Veri Yorumlama ve Karar Destek Süreçleri
SPT deneyinden elde edilen veriler, yapı temelleri ve zemin stabilitesi analizlerinde önemli bir referans noktası oluşturur. Kurumsal süreçler kapsamında, çok katmanlı veri analiz teknikleri ile desteklenen bu ölçümler; risk değerlendirmesi, yatırım kararları ve projelerin uzun vadeli sürdürülebilirliği için stratejik karar destek sistemlerine entegre edilmektedir.
Sonuç
SPT deneyi, zemin etütlerinde yüksek güvenilirlik ve doğruluk sağlayan bir metodoloji olarak; yapı güvenliği, risk yönetimi ve performans analizi konularında kurumsal stratejilerin ayrılmaz bir parçasıdır. Standart prosedürlerin titizlikle uygulanması, projelerin verimliliğini ve sürdürülebilirliğini teminat altına alırken, sektörün en iyi uygulamalarını da ortaya koymaktadır.
TERZAGHİ TAŞIMA GÜCÜ HESAPLAMASI
1. Teorik Arka Plan
Terzaghi, zemin mekaniğinde temellerin taşıma kapasitesinin belirlenmesinde devrim niteliğinde bir yaklaşım ortaya koymuştur. Bu yaklaşım, özellikle homojen, yarı sonsuz zemin kütleleri üzerinde uygulanan strip (şerit) temeller için geliştirilmiş olup, zemin özellikleri (kohesyon, iç açı ve birim ağırlık) temel alınarak, temel üzerine etki eden aşırı basınçların (yükseklik etkisi) ve zemin direncinin değerlendirilmesini sağlar.
2. Temel Formüller ve Parametreler
Terzaghi’nin taşıma gücü formülü genel olarak şu şekilde ifade edilmektedir:qu=c⋅Nc+q⋅Nq+0.5⋅γ⋅B⋅Nγq_u = c \cdot N_c + q \cdot N_q + 0.5 \cdot \gamma \cdot B \cdot N_\gammaqu=c⋅Nc+q⋅Nq+0.5⋅γ⋅B⋅Nγ
Burada;
- quq_uqu: Temel altındaki maksimum (ultim) taşıma kapasitesi (kPa)
- ccc: Zemin kohesyonu (kPa)
- qqq: Temel tabanındaki efektif yeraltı basıncı, genellikle q=γ⋅Dq = \gamma \cdot Dq=γ⋅D şeklinde ifade edilir (kPa)
- γ\gammaγ: Zemin birim ağırlığı (kN/m³)
- BBB: Temel genişliği (m)
- DDD: Temel tabanının zemin yüzeyinden derinliği (m)
- Nc, Nq, NγN_c, \; N_q, \; N_\gammaNc,Nq,Nγ: Taşıma kapasitesi katsayıları olup, zemin iç açısı ϕ\phiϕ ile ilişkilidir. Katsayılar şu ifadelerle hesaplanabilir:
- NqN_qNq:Nq=tan2(45∘+ϕ2)⋅exp(π⋅tanϕ)N_q = \tan^2\left(45^\circ + \frac{\phi}{2}\right) \cdot \exp\left(\pi \cdot \tan \phi\right)Nq=tan2(45∘+2ϕ)⋅exp(π⋅tanϕ)
- NcN_cNc:Nc=Nq−1tanϕ(ϕ>0)N_c = \frac{N_q – 1}{\tan \phi} \quad (\phi > 0)Nc=tanϕNq−1(ϕ>0)
- NγN_\gammaNγ:Nγ=2⋅(Nq+1)⋅tanϕN_\gamma = 2 \cdot \left(N_q + 1\right) \cdot \tan \phiNγ=2⋅(Nq+1)⋅tanϕ
Bu formüller, idealize edilmiş şartlar altında geliştirilmiş olup, saha koşullarının karmaşıklığı göz önünde bulundurularak güvenlik katsayıları (genellikle FS≈3FS \approx 3FS≈3) uygulanarak tasarıma yansıtılır.
3. Örnek Hesaplama
Verilen Parametreler:
- Zemin kohesyonu: c=25c = 25c=25 kPa
- Zemin iç açısı: ϕ=30∘\phi = 30^\circϕ=30∘
- Zemin birim ağırlığı: γ=18\gamma = 18γ=18 kN/m³
- Temel genişliği: B=2B = 2B=2 m
- Temel derinliği: D=1.0D = 1.0D=1.0 m (Dolayısıyla q=γ⋅D=18×1=18q = \gamma \cdot D = 18 \times 1 = 18q=γ⋅D=18×1=18 kPa)
Adım 1: Taşıma Kapasitesi Katsayılarının Hesaplanması
- NqN_qNq:Nq=tan2(45∘+30∘2)⋅exp(π⋅tan30∘)N_q = \tan^2\left(45^\circ + \frac{30^\circ}{2}\right) \cdot \exp\left(\pi \cdot \tan 30^\circ\right)Nq=tan2(45∘+230∘)⋅exp(π⋅tan30∘) tan(45∘+15∘)=tan60∘≈1.732⇒tan260∘≈3.0\tan\left(45^\circ + 15^\circ\right) = \tan 60^\circ \approx 1.732 \quad \Rightarrow \quad \tan^2 60^\circ \approx 3.0tan(45∘+15∘)=tan60∘≈1.732⇒tan260∘≈3.0 tan30∘≈0.5774⇒π⋅0.5774≈1.8138⇒exp(1.8138)≈6.13\tan 30^\circ \approx 0.5774 \quad \Rightarrow \quad \pi \cdot 0.5774 \approx 1.8138 \quad \Rightarrow \quad \exp(1.8138) \approx 6.13tan30∘≈0.5774⇒π⋅0.5774≈1.8138⇒exp(1.8138)≈6.13 ⇒Nq≈3.0×6.13≈18.39\Rightarrow \quad N_q \approx 3.0 \times 6.13 \approx 18.39⇒Nq≈3.0×6.13≈18.39
- NcN_cNc:Nc=Nq−1tan30∘=18.39−10.5774≈17.390.5774≈30.11N_c = \frac{N_q – 1}{\tan 30^\circ} = \frac{18.39 – 1}{0.5774} \approx \frac{17.39}{0.5774} \approx 30.11Nc=tan30∘Nq−1=0.577418.39−1≈0.577417.39≈30.11
- NγN_\gammaNγ:Nγ=2⋅(Nq+1)⋅tan30∘=2⋅19.39⋅0.5774≈22.41N_\gamma = 2 \cdot \left(N_q + 1\right) \cdot \tan 30^\circ = 2 \cdot 19.39 \cdot 0.5774 \approx 22.41Nγ=2⋅(Nq+1)⋅tan30∘=2⋅19.39⋅0.5774≈22.41
Adım 2: Ultimate Taşıma Kapasitesinin Hesaplanmasıqu=c⋅Nc+q⋅Nq+0.5⋅γ⋅B⋅Nγq_u = c \cdot N_c + q \cdot N_q + 0.5 \cdot \gamma \cdot B \cdot N_\gammaqu=c⋅Nc+q⋅Nq+0.5⋅γ⋅B⋅Nγ
Yerine koyarsak:
- c⋅Nc=25 kPa×30.11≈752.75c \cdot N_c = 25 \, \text{kPa} \times 30.11 \approx 752.75c⋅Nc=25kPa×30.11≈752.75 kPa
- q⋅Nq=18 kPa×18.39≈330.90q \cdot N_q = 18 \, \text{kPa} \times 18.39 \approx 330.90q⋅Nq=18kPa×18.39≈330.90 kPa
- 0.5⋅γ⋅B⋅Nγ=0.5×18 kN/m3×2 m×22.41≈403.380.5 \cdot \gamma \cdot B \cdot N_\gamma = 0.5 \times 18 \, \text{kN/m}^3 \times 2 \, \text{m} \times 22.41 \approx 403.380.5⋅γ⋅B⋅Nγ=0.5×18kN/m3×2m×22.41≈403.38 kPa
Toplamda:qu≈752.75+330.90+403.38≈1487.03 kPaq_u \approx 752.75 + 330.90 + 403.38 \approx 1487.03 \, \text{kPa}qu≈752.75+330.90+403.38≈1487.03kPa
Adım 3: Güvenlik Katsayısı Uygulaması
Kullanılan güvenlik katsayısı FS=3FS = 3FS=3 varsayıldığında, izin verilen (tasarıma uygun) taşıma kapasitesi:qallow=quFS≈1487.033≈495.68 kPaq_{allow} = \frac{q_u}{FS} \approx \frac{1487.03}{3} \approx 495.68 \, \text{kPa}qallow=FSqu≈31487.03≈495.68kPa
4. Sonuç
Terzaghi’nin taşıma gücü hesabı, zemin mekaniği ve temel tasarımı süreçlerinde, yapı güvenliği ve yatırım verimliliğinin teminatı niteliğindedir. Yukarıda örneklendirilen hesaplamada; zemin özellikleri, temel geometrisi ve ilgili katsayılar dikkate alınarak, ultimate taşıma kapasitesi 1487 kPa1487 \, \text{kPa}1487kPa olarak belirlenmiş; güvenlik katsayısı uygulandığında ise tasarım için izin verilen değer yaklaşık 495.7 kPa495.7 \, \text{kPa}495.7kPa olarak elde edilmiştir. Bu yöntem, kurumsal standartlarda risk yönetimi ve stratejik karar destek sistemlerine entegre edilerek, altyapı projelerinde sürdürülebilir ve güvenilir çözümler sunmaktadır.
Edirne’nin Jeolojisi: Genel Bakış ve Zemin Özellikleri
Edirne, Türkiye’nin kayıtlı yer alan ve jeolojik yapısı açısından oldukça çeşitli özelliklere sahip bir bölgedir. Trakya’nın kayıtlı yeri Edirne, jeolojik açıdan hem Neojen yaşlı çökelleri hem de daha eski metamorfik ve magmatik kayaçları içeren karmaşık bir yapıya sahiptir. Şehrin jeolojik yapısı, bölgedeki oluşumlar, deprem riskleri, su kaynakları ve elektrik projelerinin temel öğelerini doğrudan ilgilendiren önemli bir faktördür.
Edirne’de Jeolojik Zaman
Edirne ve bölgedeki, Paleozoyik’ten çürüğe kadar çeşitli jeolojik süreçlerden etkilenmiştir. Bölgedeki temel kayaç yapıları şu şekilde ö
- Paleozoyik Dönem (540 – 250 milyon yıl önce)
- Edirne’nin en eski kayaçları bu döneme aittir. Bölgede metamorfik kayaçlar, şist ve gnays türleri yaygın olarak bulunmaktadır.
- Paleozoyik döneme ait kayaçlar genellikle sert ve dayanıklı olup, mühendislik projelerinde sağlam temellerdir.
- Mezozoyik Dönem (250 – 66 milyon yıl önce)
- Bu dönemde bölge, büyük oranda denizde kalmaktadır. Kireçtaşı ve dolomit gibi karbonat kayaçları
- Bu tür kayaçlar, su geçirgenliği açısından önemli olup, bölgedeki yer altı suyu oluşumlarını içerir.
- Tersiyer Dönemi (66 – 2,6 milyon yıl önce)
- Bu dönem
- Ed
- Kuvaterner Dönemi (Son 2,6 milyon yıl)
- Günümüzde bölge
- Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin getirdiği alüvyonlarla geniş düzlükler oluşmuştur. Bu alüvyonlu zeminler, özellikle inşaat mühendisliği açısından dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.
Edirne’de Zemin ve Jeoteknik Özellikler
E
- Alüvyonlu Bölgeler: Deniz
- Trakya Formasyonu :
- Karbonatlı Kayaçlar : Kireç
Depremsellik ve Jeoteknik Riskler
Edirne, Türkiye’nin aktif deprem kuşaklarından Marmara Fayı’na yakın bir yerde yer alıyor. Her ne kadar Edirne doğrudan Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bulunmasa da, bölgedeki küçük yerlerde fay hatları ve yerel zemin koşulları nedeniyle deprem riski oluşuyor. Özellikle alüvyonlu zeminlerde sıvılaşma riski göz önünde bulundurulmalıydı
Sonuç ve Mühendislik Açısından Öneriler
Edirne’nin jeolojik yapısı, mühendislik projelerinde dikkate alınması gereken çeşitli zemin özellikleri sunmaktadır. Yapılaşma ve altyapı çalışmalarına bakış:
- Alüvyonlu zeminlerde kazıklı temel sistemler ve zemin yöntemleri yöntemleri.
- Sert kayaç zeminlerde daha sağlam temeller inşa edilebilir.
- Deprem riskleri göz önüne alındığında yapı tasarımlarında uygun mühendislik yaklaşımları benimsenmelidir.
Edirne’nin jeolojisi, hem doğal çeşitliliğin kullanımı hem de mühendislik projelerinin sürdürülebilirlik açısından önemli veriler sunmaktadır. Bu nedenle, tüm bölgede yapılaşmanın ortaya çıkmasında detaylı jeoteknik etütlerin yapılması büyük önemsenecek.
MASW (Yüzey Dalgalarının Çok Kanallı Analizi) Ayrıntılı Bilgilendirme
MASW (Multichannel Analysis of Surface Waves – Yüzey Dalgalarının Çok Kanallı Analizi), zemin tabakasının kesme hızlarını (Vs) belirlemek için kullanılan jeofizik bir yöntem . özellikle **günün zemini, deprem mühendisliği, sıvılaşma analizleri, temel etütleri ve jeoteknik araştırmalarında yaygın olarakRayleigh yüzey dalgalarının farklı frekanslardaki yayılım hızlarını analiz ederek zeminin der
Bu yazıda, MASW yöntemlerinin teorik olarak listelendiği, veri toplama süreci, analiz teknikleri, personel, sınırlamaları ve elektrik projelerindeki uygulamalar ayr
1. MASW Yönteminin Teorik Temeli
MASW yöntemi, yüzey dalgalarının dispersiyon (yayılım hızlarının frekansa bağlı değişimi) özelliğini kullanarak kesme sıcaklık hızı (Vs) profilinin elde tutulmasına dayanabilir .
- Yüzey dalgaları (Rayleigh dalgaları), sismik kaynak tarafından üretilerek zeminde.
- Frekansa bağlı olarak farklı derinliklere ayrılırlar (D
- Bu farklı frekanslardaki yayılım hızları, Vs profilinin çıkarılması boyunca zeminin derinliklerinde analiz edilebilir .
MASW, kesilme hızı (Vs) ölçümleri için deprem mühendisliğinde en güvenilir analizlerden biridir , çünküVs değeri, zeminin sismik bilgisini doğrudan yapacağınız bir parametredir .
2. MASW Ölçüm Teknikleri
MASW ölçümleri veri toplama şeklineçanta
2.1. Aktif MASW (Aktif MASW)
- Yapay bir sismik kaynakla dalgalar üretilir (Örn. bal)
- Kısa mesafelerde (10-50 m) detaylı ölçümler almak için uygundur.
- Zemin tabakalarının yaklaşık 30-40 metre derinliğe kadar incelenmesine olanak tanır.
- sıcaklığının düşük olduğu bölgelerde daha hassas ölçümler sağlar .
2.2. Pasif MASW (Pasif MASW)
- Doğal veya titreşimli sismik dalgalar (trafik, rüzgar, deniz dalgaları, endüstriyel gürültü) ile ölçüm yapılır .
- Daha geniş alanların (100 m ve üzeri) ve derin jeolojik yapıların incelenmesinde kullanılır.
- Özellikle şehir içi ölçümler ve büyük değişiklik mühendislik projelerinde tercih edilir .
- Daha derin tabakaların incelenmesi için uygundur (100 metre ve Üzeri Vs profili içermez) .
3. MASW Ölçüm Süreci ve Veri Analizi
MASW performansı üç ana aşamadan oluşur:
3.1. Veria (Saha Araştırması) Toplam
- Jeofon dizilimi (genellikle 24 kanal)B
- Sismik kaynakla dalga üretimi yapılır (Aktif MASW için balyoz veya vibratör kullanılır, Pasif MASW için patlama gürültü kaynakları bulunur).
- Jeofonlar tarafından geçiş dalgalar veri kaydediciye iletilir.
- Ölçümler sırasındaki parametreler (gürültü, trafik vb.) gözlemlenerek ölçülür.
3.2. Dispersiyon Analizi (Dalga Formu İşleme ve Dispersiyon Analizi)
- Kaydedilen verilerin frekans-hız (faz hızı) analizine tabi tutulur .
- Rayleigh dalgalarının frekansı, incelenerek dağılım eğrisi oluşur .
- Bu eğri, farklı frekansların farklı derinliklerde nasıl yayıldığını gösterir.
3.3. Ters Çözüm (Tersine Çevirme Süreci)
- Dağılım eğrisinden elde edilen verilerin ters çözüm uygulamaları ile birlikte kullanılması.
- Sonuç olarak, zeminin derinlikleri boyunca kesme hızları belirlenir.
- Zemin tabakalarının meydana gelmeleri, verimleri ve yerel zemin sınıflamaları ortaya çıkar .
1. Mikrotremör Nedir?
Mikrotremörler, doğal ve yapay hasarlara neden olan düşük genlikli, sürekli sismik dalgalardır . Gezemin hakimiyet periyodunu vesismik büyütme faktörünü belirlemek
2. Mikrotremör Ölçüm Cihazları
Mikrotremör görüntüleri için üç çeşit geniş bantlı sismometrelerveya **hız öldürhız yükselten jeofonlarkullanılırdoğal sismik gürültüyü desteklere
3.1. Ekipman Kurulumu
- Sensör, zeminle iyi temas sağlayacak şekilde yerleştirilmelidir.
- bölgedeki kaynaklarından uzak ayarlarölçümlenmelidir
- Sensörün X, Y ve Z bileşenleri doğru hizalanmalıdır.
3.2. Veri Toplamı
- 20-30 dakika boyunca veri kay
- Kaydedilen veriler, sismik dalga hareketleri ve yer seçimleri dahil
3.3. HVSR Analizi (Yatay-Dikey Spektral Oranı)
- Yatay (X ve Y) ve düşey (Z) depolanan spektral tutarlar hesaplanır .
- Hakim oy verme periyodu ve büyütme faktörü belirlendi.
- Bu analiz, zeminin deprem dalgalarına nasıl tepki gösterdiğimizi anlamamıza yardımcı olur .
4. Mikrotremör Ölçümünün Kullanım Alanları
✅ Zemin kaplamaları (Vs30 programlamaları)
✅ **DepDeprem mühendisliği ve sismik tehlike analizi
✅Sıvılaşma potansiyelinin belirlenmesi
✅ **Yapı-zYapı-zemin etkileşimi çalışmaları
✅Jeoteknik ve altyapı projelerinde zemin davranış analizi
Geoteknik Rapor Nedir ve Ne İşe Yarar?
Geoteknik rapor, bir yapının inşa edileceği arazinin zemin ve jeolojik özelliklerini belirlemek için yapılan detaylı mühendislik analizlerini içeren teknik bir dokümandır. Bu rapor, zemin etüdü çalışmaları sonucunda hazırlanır ve yapının güvenliği, dayanıklılığı ve ekonomik tasarımı için kritik öneme sahiptir.
Geoteknik Raporun İçeriği
Geoteknik raporlar genellikle aşağıdaki bilgileri içerir:
1. Genel Bilgiler
- Proje adı ve amacı
- Projenin konumu (koordinatlar, ada-parsel bilgileri)
- Çalışmanın yapıldığı tarih
- Raporu hazırlayan mühendislik firması
2. Arazi ve Zemin Özellikleri
- Topografya: Arazinin genel eğimi, yükseklik farkları
- Jeoloji ve Litoloji: Bölgedeki kayaç türleri ve jeolojik formasyonlar
- Hidrojeoloji: Yeraltı su seviyesi ve hareketleri
- Zemin Tabakaları: Sondaj ve arazi testleri ile belirlenen zemin katmanları
3. Sondaj ve Jeofizik Çalışmalar
- Sondaj Logları: Zemin tabakalarının derinliğe göre dağılımı
- Standart Penetrasyon Testi (SPT) Sonuçları: Zemin dayanımı hakkında bilgi verir
- Koni Penetrasyon Testi (CPT) Sonuçları
- Zemin Mekaniği Deneyleri: Kesme dayanımı, sıkışma ve taşıma gücü testleri
4. Zemin Mekaniği ve Taşıma Kapasitesi Analizi
- Zemin taşıma gücü hesaplamaları
- Zemin iyileştirme önerileri (gerekiyorsa)
- Olası sıvılaşma riski analizi (deprem etkileri için)
5. Yapısal Öneriler
- Temel Türü Önerileri: Radye, kazıklı temel veya klasik temel seçenekleri
- Kazı ve Dolgu Çalışmaları: Kazı derinliği, zemin stabilitesi
- Yeraltı Suyu Yönetimi: Drenaj sistemleri ve su yalıtımı önerileri
Geoteknik Raporun Önemi
- Yapı Güvenliği: Zemin özellikleri bilinmeden yapılan binalar çökme riski taşır. Geoteknik rapor, doğru temel tasarımını sağlar.
- Deprem Güvenliği: Türkiye gibi deprem kuşağında bulunan ülkelerde sıvılaşma ve zemin hareketleri değerlendirilerek gerekli önlemler alınır.
- Maliyet Optimizasyonu: Zeminin taşıma gücüne uygun temel tasarımı yapılarak gereksiz kazı ve dolgu maliyetleri önlenir.
- Yasal Zorunluluk: Çoğu belediye ve resmi kurum, yapı ruhsatı almak için geoteknik raporun hazırlanmasını zorunlu tutar.
Sonuç
Geoteknik rapor, yapıların güvenli ve ekonomik bir şekilde inşa edilmesi için kritik bir belgedir. Uzman jeofizik ve geoteknik mühendisleri tarafından hazırlanan bu rapor, projenin sürdürülebilirliğini ve sağlamlığını garanti altına almak için temel bir gerekliliktir.
İznik Bazilikası ve Yapılan Jeofizik Çalışmalar
İznik Bazilikası’nın Keşfi ve Tarihçesi
Bursa’nın İznik ilçesi, tarihi ve kültürel çeşitliliğiyle önemli bir merkezdir. 2014 yılında İznik Gölü’nün tarihinde keşfedilen su altı bazilikası, arkeoloji dünyasında büyük bir yankı uyandırmıştı. Yapının MS 4. yüzyılda inşa edildiği ve Aziz Neophytos’a adandığı. Bazilika, 740 yılında gerçekleşen büyük bir deprem sonucu göl suları al
Bu önemli bozulma, modern arkeolojik ve jeofiziksel detayla
Jeofizik Yöntemlerle Yapılan Çalışmalar
İznik Bazilikası’nın ayrıntılı olarak görülebilmesi için çeşitli jeofizik uygulamalar kullanılmıştır. Özellikle su altı ve kara tabanlı ölçümlerle bazilikanın bütünlüğü, zemin özellikleri ve ömrü diğer olası
1. Batımetrik Haritalama ve Sonar Ölçümleri
Batimetri yöntemi ile göl tabanının topografik haritası çıkarılmıştır. Yüksek menzilli sonar taramaları sayesinde bazilikanın planı, duvar alanları ve diğer yapı kalıntıları detaylandırılmıştır. Bu sayede bazilikanın üç nefli bir plan güncellemesine sahip
2. Manyetometri ve Elektriksel Rezistivite Tomografisi (ERT)
Manyetometri yöntemi ile yapının içine gömülü arkeolojik kalıntıların eklenmesi sağlanmıştır. Elektriksel Rezistivite Tomografisi (ERT) ise yapı temidir
3. Jeoradar (GPR) Kullanımı
Jeoradar
Sonuç ve Kültürel Önemi
Jeofizik ölçümler, İznik Bazilikası’nın arkeolojik dokusunu koruma, restorasyon planlarını oluşturma ve bilimsel çalışmalara yönlendirme açısından büyük katkılar sağlanmıştır. Elde edilen veriler, Türkiye’de bulunan altı arkeolojisinin kayda değer bir ivme kazandırmış ve benzer tarihlerdeki ailelere sahip olduğunu gösteriyor.
İznik Bazilikası, yalnızca Hıristiyanlık tarihi açısından değil, aynı zamanda deprem ve doğal afetlerin incelendiği jeofizik çalışmalar için de önemli bir laboratuvar niteliğindedir. Yapılan ölçümler, bölgedeki sismik faaliyetlerin ve zemin dinamiklerinin kapsamlına da katkı sunmaktadır.
Bu olayların ilerleyen dönemlerde gelişmiş teknolojilerle ifade edilmesi ve su altı arkeolojisinin daha ayrıntılı hale getirilmesi, İznik Bazilikası’nın geçmişine daha fazla bilgi edinmek
Hidrografi ve Oşinografi Çalışmaları: Tanım, Yöntemler ve Uygulamalar
1. Giriş
Hidrografi ve oşinografi, su kütlelerinin fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik özellikleri incelenen bilim dallarıdır. Hidrografi, özellikle denizlerin, göllerin ve nehirlerin derinlikleri, dip yapıları ve akıntıları gibi özellikleri ile ilgilenirken; oşinografi, deniz bilimi olarak daha geniş bir perspektife sahiptir ve okyanusların kimyasal bileşimi, biyolojik
Bu iki bilim dalı, modern teknoloji ve ölçüm yöntemleri sayesinde bugün birçok alanda büyük önem veriyoruz. Özellikle kıyı mühendisliği, denizde konaklama, iklim değişimi araştırmaları, doğal afet analizi ve su kaynakları yönetimi gibi konular hidrografi ve oşinografi hafif temel uygulama alanları ar
2. Hidrografi ve Çalışma Alanları
Hidrografi, su altı coğrafyasını, akıntılarını ve deniz tabanını inceleyerek navigasyon, kıyı koruma ve flaşın izlenmesi gibi alanların desteklenmesini sağlar. Uluslararası Hidrografi Örgütü (IHO) tarafından kaydedilen standartlar kapsamında sağlanan hidrografik çalışmalar şu temel alanları kapsamaktadır:
2.1. Derinlik (Batimetri) Haritası
Batımet
- De
- Kıyı v
- Deniz a
- Balıkçılık
Özellikle çok Işınlı sonar (çok ışınlı sonar) ve *tek Raylı sonar (tek ışınlı sonar) siste
2.2. Akıntı ve Dalga Analizi
Akıntılar ve dalga hareketleri, kıyı bilimi projelerinde ve gemi hatlarının kesitinde kritik bir rol oynar. Akustik Doppler Akıntı Profilleri (ADCP) , su
- De
- Kı
- Yenilenebilir enerji projeleri (örneğin gelgit enerjisi) için uygun bölgelerin belirlenmesi gibi büyük önem taşıyor.
2.3. Tortu (Dip Yapısı) Analizi
Denizdeki çökeltilerin türü ve mevcut, stratejik yönetim ve altyapı projeleri açısından önemli. Sismik yansıma ölçümleri , dip t
- Deniz
- Boru h
- Tsuna
2.4. Su Kalitesi ve Kimyasal Analizler
Hidrografi aynı zamanda suyun lisansıyla de ilgilenir. CTD (İletkenlik, Sıcaklık, Derinlik) sensörleri ,
- Kirliliğin
- Bal
- Deniz
3. Oşinografi ve Çalışma Alanları
Oşinografi, okyanusların ve denizlerin fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik olarak incelenen bir bilim dalıdır. Genel olarak fiziksel oşinografi, kimyasal oşinografi, biyolojik oşinografi ve jeolojik oşinografi o
3.1. Fiziksel Oşinografi
Uluslararası oşinografi, okyanus akıntıları, dalgalar, gelgitler ve su sıcaklıkları gibi konularla ilgilenir. Uydular ve şamandıralar kullan
- İklim
- Okyanus-akıntı
- Küresel hava olayı
Özellikle El Niño ve La Niña g
3.2. Kimyasal Görselleştirme
karbon iklimi ve iklim iklimi üze
- Okyanuslardaki karbonhidrat emilimive
- Besin elementlerinin konusu incelenerek deniz ekosistemlerinin besin zincirine olan etkisi
- Kirlilik ölçülerine göre ağır metal ve mikroplastik yasaklanmıştırgibi
3.3. Biyolojik Oşinografi
Deniz ekosistemlerindeki organizmaların durumunu, besin zincirlerini ve biyolojik çeşitlilik inceler. Fitoplankton ve zooplankton gibi mikroskobik organizmaların geniş genişlikleri, okyanusların karbon konuları
Bu çalışmalar:
- Mercan resifleri ve denizin korunması
- Balıkçılık yönetimi ve sürdürülebilir avcılık politikalarının b
- Denizlerdeki ekosistem verimii izley
3.4. Jeolojik Oşinografi
Jeolojik oşinografi, deniz tabanının mevcut olması, deniz altı volkanlarını ve tektonik Hareketler inceler. Deniz tabanının güvenilirliğinin belirlenmesi için derin deniz sondajları ve sismik ölçümler kullanılır.
Bu
- Deprem ve tsunami risk analizlerinde önemli
- Deniz altı madeni ve enerjinin olumsuzluğundaku
- Deniz tabanı haritalandırma ve jeoteknik analizleri için
4. Sonuç ve Gelecek Perspektifleri
Hidrografi
Modern teknolojiler, özellikle uydu gözlemleri, yapay zeka destekli program ve otomatik su altı araçları (AUV/ROV) gibi sistemler